12 Aralık 2013 Perşembe

NRW063 essen'de duble "macbeth"






“macbeth”i oldum olası çok sevmişimdir. bu sezon essen’de biri tiyatroda diğeri operada iki “macbeth” olduğunu görünce heyecanlanmıştım. bir ay önce schauspielhaus’da izlediğim “macbeth” feci ötesiydi; bir shakespeare oyunu bu kadar mı bir anafikirden yoksun, omurgasız, anlamsız sahnelenebilir, ruhsuz oynanabilirdi; inanamadım!
neyse ki, operadaki “macbeth”e değdi. bu sayede hem verdi’nin 200. doğum yılının kutlandığı 2013’ü onun bir operasını seyretmeden kapatmamış oldum, hem de 20. yüzyılın en önemli mimarlarından, benim de hayranı olduğum fin alvar aalto’nun efsanevi opera binasının içinde dolaşmak ve her şeyden önemlisi orada bir gösteri seyretmiş, ana salonunun akustiğini ve sahnenin görsel kalitesini deneyimlemiş oldum.

genç alman opera yönetmeni david hermann’ın “macbeth” yorumu, tiyatro opera olsun, şimdiye kadar hiç bir “macbeth” prodüksiyonunda rastlamadığım, benim de oyunu okurken pek üzerinde durmadığım, hatta fark etmediğim bir fikir üzerine kuruluydu: macbeth ile lady macbeth’in çocuksuz olma halleri.

“macbeth”e bu açıdan bakınca; cadıların oyunun başında kehanetinde macbeth’e kral olacaksın, banquo’ya kral babası olacaksın denmesi ve sonundaki kehanette ise macbeth’i anasından doğmamış bir insanın öldüreceği söylenmesi; macbeth’in kral duncan’ı öldürdükten sonra oğullarının katilin kendileri olduğundan şüphelenilmesi üzerine kaçmaları; banquo’nun pusuda öldürülüp oğlunun kaçmış olması, macduff’ın ise eşi ve çocuklarının hunharca öldürülüp kendisinin ingiltere’ye kaçmış olması gibi “çocuk” temasının ön planda olduğu sahneler birbirleriyle karşıtlık kurarak örtüşüyor; ve mizanseni bütünüyle macbeth çiftinin çocuksuzlukları üzerine kurmak hiç zorlama olmuyor.
zaman zaman yaptıklarından şüpheye düşseler de, kabuslar, hayaletler görüp sonunda delirseler de macbeth çiftinin neden bu kadar hırçın, öfkeli, pervasız, kana susamış ve sevgisiz olduklarının ipucunu çocuksuzluklarında aramak bana anlamlı geldi.





daha üvertürde macbeth ile lady macbeth sahnenin önündeki küçük bir toprak yığınına, bir çocuk mezarına çiçek koyarlar ve opera boyunca o mezar orada durur. ayrıca, özellikle üçüncü perdede macbeth’in hayaleller gördüğü bir aryada sahneyi erkek çocuklarının, bir diğerinde ise hamile anneleriyle birlikte erkek çocuklarının kaplaması hermann’ın yorumunun önemli parçalarıydı.
hermann’ın mizanseninin bir-iki öğesini daha çok ilginç buldum ve sevdim:
-cadıları sahne üzerinde göstermeyip, onların seslerinin sahnenin zeminine açılmış kocaman bir delikten, adeta toprağın içinden çıkarak gelmesi.
-dördüncü perdedeki koroyu salonun ikinci balkonunun üzerindeki çıkıntıya (bir nevi üçüncü balkon) yerleştirip seslerin bu sefer de sahne tavanından, adeta gökyüzünden inmesi. hemen ardından da, macbeth’in hükümranlığından bezmiş olan halkı temsil eden koronun fuaye kapılarından salona girip; koro, macduff ve malcolm partisini salonun ortasında söylemesi.
-sahnenin çoğunlukla karanlık olması; ışık tasarımının (rené dreher) karanlığı bir öğe olarak kullanması.
-sahnenin bütünüyle kuru sonbahar yapraklarıyla kaplı olması.

david hermann’ın rejisinde “fazla” bulduğum ve sevmediğim öğeler de oldu ama yukarda saydığım artıların yanında onlar çok da önemli değiller.
müzikal kalite olarak solistler, koro ve orkestra belli bir seviyenin üzerindeydi, ancak yönetmenin mizanseninin etkisi müzikal kanatta aynı seviyede yüksek ve etkileyici değildi bence. örneğin; kulaklarım, istanbul operası’ndaki son “macbeth” prodüksiyonunun lady macbeth’i perihan nayır’ın sesini ve yorumunu aradı… 
 
david hermann'ın "macbeth" beni essen'e gitmeye pişman etmediyse de; aklım şu aralar robert carsen'in berlin staatsoper'de sahnelediği "macbeth"de kaldı. ama tabii, berlin köln'e, essen'den çok daha uzak!

2 yorum:

  1. yoooo bugün baleye maleye gitmedim. ne yapayım? bizim köyde bale vardı da mı gitmedim:)

    neyse danzon... laf aramızda, bugün ben ne yaptın bilin bakalım?
    insan hakları fim günlerine gittim:)

    YanıtlaSil
  2. ne güzel; herhalde insan hakları üzerine filmler iyi olmalı; memnun kalmışsınızdır umarım..

    YanıtlaSil