16 Ekim 2013 Çarşamba

NRW010 kuklacı susie wächter’den absürd "brecht"


 

her şey kağıt üzerinde mükemmel durduğunda, sahne üzerinde de mükemmel olacak diye bir kural yok maalesef.

işte kağıt üzerindekiler:
.brecht
.almanya’nın önde gelen kuklacılarından susie wächter
.kocaman bir yatak
.theater oberhausen’in gerçek oyuncuları
.konuk sanatçı olarak laotse, nietzsche ve elfriede jelinek (tabii ki kuklaları. tanıtımda belirtildiği halde nedense jelinek çıkmadı)

sahne üzerinde ise:
topu topu 90 dakika süren “brecht”, çok az anında içimi heyecanlandırdı; zorlama bir şekilde, ağır bir tempoda, çok zor ilerledi; hatta bazı anlarda sanki tıkandı, ilerlemedi.
mezarından çıkıp gelmiş olan brecht’in "taa kendisi" de olsa, varislerinin sıkı kuralları nedeniyle oyunlarından metinler kullanılamadığından (veya değiştirilerek kullanılamadığından), ilk 15 dakika sanki lise edebiyat sınıfındaymış gibi, brecht’in tiyatroya getirdiği yenilikler, özellikle de “yabancılaştırma efekti” anlatıldı.
anlatalar, brecht’e eşlik eden dört kadın oyuncuydu; brecht'in hayatı boyunca nasıl her yönüyle kadınlardan istifade etmiş olduğunu bilirseniz, dört kadınla çevrili olmasını anlamlı bulabilirsiniz.
tiyatroya gelmiş seyircilere, hele de alman seyircilere bu kadar uzun uzadıya yabancılaştırma efektlerini anlatmak biraz abesti. ilerleyen dakikalarda bu ön bilgiler bir işe yarayacak, bunlarla “oynanacak” mı, değişip dönüştürülecekler mi diye bekledim, nafile..
yabancılaştırma efektleriyle "oynanmadı" ama en azından, brecht'in etrafındaki dört oyuncudan, kadın kılığına girmiş erkek olanı oyunun sonlarına doğru kılık değiştirme fikri üzerinden bizlere sıkı bir nutuk çekti, biraz da dertleşti, bolca da sahne üzerinde olma halinden dem vurdu; yoksa akşam boşa gidecekti.
metin zaman zaman hoş ve hınzır pırıltılar barındırıyor olsa da, yapıtın bütününde bir şekilde kimya tutturulamamıştı.

halbuki brecht’in bir kukla olarak günümüze gelerek kocaman bir yatağa kurulması, çağımız teknolojileriyle (internet, skype, dünyayı uzaydan görmek vb..) tanışması, günümüz oyuncularıyla ”yatakta” prova yaparak onlara ünlü “yabancılaştırma efektleri”ni çalıştırması, bir de üstüne üç kendine münhasır şahışla karşılaşması. bu arada uzaya ışınlanıp mr. spock’la bağlantı kurması ne kadar eğlenceli olabilirdi. hele de brecht’in kuklasını oynatan susie wächter kukla oynatıcısı olarak fark edilmemeyi seçmeyip, kendini “bir kuklayı oynatan bir oyuncu” olarak görünür kılmayı, brecht’in kuklasının ilüzyonunu tam da brechtyen bir yaklaşımla kırmayı tercih etmişken. ancak maalesef yapıt, onu birarada tutacak genel bir konsepten, temadan, anafikirden mahrumdu.

ne hayallerle gitmiştim bu oyuna!







...

o akşam aksilik sadece “brecht”in vasat çıkmasıyla bitmedi. bir de oberhausen’den köln’e dönüşte trenlerden biri beş dakika gecikince diğer bağlantımı kaçırdım ve eve gece on sularında dönebilecekken tam 1.5 saat gecikmeli vardım.
trenler söz konusu olduğunda alman dakikliğinden eser kalmadığını, daha önceki kısa süreli almanya seyahatlerimden biliyordum zaten; çok övündükleri ICE’ler bile vaktinde çok ender hareket ediyorlar.
[siz siz olun almanya’da aktarmalı tren yolculuğu etmeyin, yolda kalma ihtimaliniz yükselir; tek seferde varmalı rotalar seçin, gecikse de kendi gecikir, diğer bir seferi tetiklemez.]

susie wächter’in “brecht”inden çıkan kıssadan hisse: oyun kötü çıkarsa, gecenin devamı da aynı minvalde devam ediyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder