24 Mayıs 2013 Cuma

wagner, verdi, mahler ve thomas hampson

"alacakaranlık kapladı yeryüzünü bir ölüm alameti gibi
ve yuttu vadiyi kapkara peleriniyle.
onun karanlığı ve gazabını yaşamak zorundaydı
oralara değmek isteyen her insan.
ve sen, yıldızların en güzeli, parlıyorsun
ve o tatlı ışığını uzaklardan yayıyorsun.
senin ışığınla uzanan o dost el
gösteriyor vadiden çıkış yolunu.
ah, benim güzel akşamyıldızım
mutlulukla selamlarım onu,
bağlılığından asla fegarat etmeyen kalbimle.
selamlarım onu her geçişinde,
bu vadinin üzerinden her süzülüşünde,
cennette kutsanmış bir melek olmak üzere!"

tannhaeuser'den wolfgram'ın aryası: "o du, mein holder abendstern"
richard wagner
(çeviri: aykut şengözer)



geçtiğimiz çarşamba günü, 22 mayıs, richard wagner'in 200. yaşgünüydü. 2013 aynı zamanda diğer bir büyük opera bestecisinin, giuseppe verdi'nin de doğumunun 200. yılı; onun yaşgünü 10 ekim.
bütün bellibaşlı kültür-sanat metropollerinde bu iki yıldönüm kutlanıyor; istanbul'da pek bir tık yok. neyse ki, dün akşamki borusan istanbul filarmoni orkestrası konseri vardı. neden mi? solist dünyaca ünlü bariton thomas hampson'du da ondan. programda wagner'den bir üvertür bir arya, verdi'den iki üvertür iki arya vardı. biz de böylece verdi-wagner 200 kutlamalarına katılmış olduk.

thomas hampson öyle böyle değil, yaşarken efsane olmuş opera sanatçılarından biri. ama bariton! neden "ama"? bir tenor veya soprano gelse tıklım tıklım olacak salon dolu olmadığı için! istanbullu klasikmüzik"sever"ler için bir bariton yeterince "flaş" değil de ondan!

hampson gür ve etkili sesiyle dün akşam wagner ve verdi aryalarında tatmin ediciydi. ama ben onu en çok canlı olarak mahler söylerken dinlemek için sabırsızlanıyordum; hampson'un leonard bernstein şefliğindeki mahler yorumlarını pek severim.
konser programındaki mahler, bestecinin ilk şarkı dizisi olan "lieder eines fahrenden gesellen" idi. bir gezgincinin dört şarkısını hampson yılların deneyimiyle ve içimize işleterek yorumladı.
hampson şarkı aralarında alkışlamaya yeltenenleri her seferinde elleriyle durdurdu. çok nazikti, orkestra üyelerine karşı hatırşinastı.

bis parçası olarak bir cole porter bestesi söyleyecek olmasını, evlerimize mırıldanarak dönmemizi sağlamak olduğunu belirtti. bis sonrası salonda herkes ayaktaydı, diğer yapıtlara hakkıyla gösterilmeyen ilgiyi cole porter kapmış oldu; salon resmen alkıştan yıkıldı!
ben ise, istanbul'un sıcak ve tozlu lodosu yüzümü yalayarak eve yürürken operatik cole porter'ı değil de, gezgincinin şarkılarından "ging heut morgen übers feld" (tarlada yürüdüm bu sabah)'ı mırıldanmayı tercih ettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder