3 Kasım 2012 Cumartesi

"bahar ayini"nin 100.yılı yaklaşırken..

Le sacre du printemps
Berlin: Edition Russe de Musique, 1921 
(notalardaki işaretler leopold stokowski'ye ait)

2013, igor stravinski'nin "le sacre du printemps" (bahar ayini) adlı benzersiz yapıtının vaslav nijinsky tarafından sahneye konulmasının 100. yılı. bu vesileyle dünya çapında bazı kutlamalar, özel programlar hazırlanıyor; bazılarının duyurusu yapıldı bile.

"le sacre"ın prömiyerinin yapıldığı paris'teki théâtre des champs-élysées tiyatrosu, tam da prömiyer tarihinin 100. yıldönümünde, yani 29 mayıs'ta ve devamındaki günlerde enfes bir program hazırlamış: 29-31 mayıs 2013 tarihlerindeki théâtre mariinsky balesinin gösterilerinde önce nijinsky'nin özgün versiyonu sahnelenecek, ardından da, sıkı durun, sasha waltz'in "le sacre" yorumunun dünya prömiyeri yapılacak. şef koltuğunda valeri gergiev oturacak.
champs-élysées'nin programında bir dünya prömiyeri daha var: 24-26 haziran 2013 tarihlerinde akram khan'ın kendi topluluğu ile sahneleyeceği "le sacre"dan esinlenen "iTMOi".

moskova bolşoy tiyatrosu ise biraz erken davranıp 27 mart-21 nisan 2013 tarihleri arasında "le sacre" anısına küçük çaplı bir festival düzenliyor.
bu programda da nijinsky'nin özgün versiyonu sergilendiği gibi bir dünya prömiyeri de var: bu sefer başka bir çağdaş dans dünyası yıldızının "le sacre" yorumu, wayne mcgregor'un.
bolşoy tiyatrosu béjart balesi'ni de, ünlü yorumu ile konuk ediyor.

champs-élysées ile bolşoy'un programlarındaki ortak isim ise tabii ki; pina bausch.
tanztheater wuppertal 2013'ün ilk yarısında bausch'un efsanevi -ve bence "le sacre"ın en etkileyici- yorumlarından biri olan "der frühlingsopfer"ı ile sadece paris (4-7 haziran) ve moskova'ya (12-14 nisan) değil, taipei (28-31 mart), napoli (11-14 temmuz) ve göteburg'a (29-31 mayıs) da turne yapacak.
bolşoy'daki gösterilerin özelliği ise, gösteri akşamlarında önce arşiv görüntülerinden hazırlanmış yarım saatlik "pina bausch rehearses the ballet the rite of spring" adlı belgeselin ilk defa yayınlanacak olması.

...

bu uzun girişgahtan sonra gelelim esas konumuza:
2013'te istanbul'da herhangi bir "le sacre" koreografisi seyretme şansımız olur mu, sanmıyorum, ancak daha 2013 girmeden kasım ve aralık aylarında "le sacre"ın icralarını dinleme şansımız var. ilginç bir şekilde, iki icra da iki piyano düzenlemesi.
ilginç bir şekilde iki konser de şehirdeki kallavi orkestra konserleri ile çakışıyor.

"le sacre" icralarından biri bu akşamdı. cemal reşit rey konser salonu'nda ufuk & bahar dördüncü kardeşler, halit ergenç'in anlatıcı, fabrice aragno'nun görsel tasarımcı olarak katkıda bulundukları sıradışı bir konserde nijinsky'nin izinden giderek 1912'den 1913'e, debussy'den "le sacre"a uzandılar.
ne yazık ki, işsanat'taki borusan filarmoni orkestrası, şef sacha goetzel ve solist emre şen'in rahmaninof ve brahms'lı açılış konseri ile çakıştığından salon oldukça boştu.

dördüncü'lerin konseri hakkında belki çok kişisel bir izlenim olacak ama:
konserleri genellikle gözünü kapatarak izleyen biri olarak, sahnenin arkasını bütünüyle kaplayan "görsel tasarım"dan rahatsız olduğumu söylemeliyim. yapıtların duygusunu güçlendirecek nitelikte bazı görsellere lafım olmazdı -bu anlamda başarılı seçimler (doğa görüntüleri) de vardı- ancak "melancholia"dan "l'année dernière à marienbad"a, antonioni filmlerinden yüzyılbaşı siyahbeyaz ayaklanma/fabrika işçileri/makina dişlileri görüntülerine uzanan çeşitlilikte karmakarışık bir kolajın üzerine bir de yapıtların çeşitli koreografilerinden (bausch ve nijinsky'nin) derlenmiş görüntüler eklenince, kanımca dinleyiciye/izleyiciye müziği hayal etmek, zihninde yaratmak için açık kapı imkanı bırakmayan; bence sahnedeki müzisyenlerin de icrasını baltalayan bir sonuç çıktı. belki iyi niyetli bir yaklaşımla; müziğin görselleştirilmesi amaçlanmıştı, ancak görüntülerin çeşitliliği kakafoniye yol açtı.
halit ergenç'in anlatıcı olarak katkısı tatmin ediciydi; ancak keşke metinlerin üzerinden bir kaç defa daha geçseymiş, daha az teklerdi.
dördüncü'lerin yorumları ise bana göre yanlışsız ama biraz da heyecansızdı; her şeyi (duyguları, etkileri) görüntülere havale etmiş gibiydiler. debussy'lerde ("pan'ın öğleden sonrası" ve "oyunlar") izlenimci, yumuşak ve akıcı yorumlarıyla yine kabul edilebilirlerdi de, "le sacre"da ne yırtıcı, ne keskin, ne de vahşiydiler; evcilleştirilmiş bir "le sacre" yorumladılar.

bakalım, yaklaşık bir ay sonra, 7 aralık'ta, yine cemal reşit ret konser salonu'nda, bu sefer ferhan & ferzan önder kardeşler ve olağanüstü perküsyoncu "damadımız" martin grubinger'in, kendisinin iki piyano ve üç perküsyon için uyarladığı "le sacre" yorumu nasıl olacak? programda ayrıca bir fazıl say yapıtı ve yine grubinger'in uyarlamasıyla ravel'in "bolero"su da var.
ne yazık ki, aynı akşam haliç kongre merkezi'nde zubin mehta yönetiminde, güher & süher pekinel kardeşlerin solist olacağı floransa maggio musicale orkestrası'nın konseri de gerçekleşecek.
merak ettiğim iki şey var.
bir: istanbul'da aynı akşam kullanılmak üzere ikişer tane düzgün ve birbirine uyumlu piyano var mı? (pekinel'ler iki tanesini bulamadıkları için yıllarca şehrimizde konser vermediler)
iki: istanbul'da iki salonun da dolmasını sağlayacak 3600 klasik müzik dinleyicisi yaşıyor mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder