22 Ağustos 2012 Çarşamba

"Piç"ten...



...
"Şu apartmanı görüyor musun?"
"Hangisini?"
"Şu karşıdaki marketin olduğu apartmanı. Adamın biri üçüncü kattaki pencereden on dakikadır buraya bakıyor. Bence polisi arayacak."
Şüphesini Hakan'la paylaşan Afgan, gecenin zifirinde parlayan sarı pencere ışığında siluetini sergileyen kişiyi yattığı yerden izliyor ve sağ elindeki sigarayı çekiştiriyordu. Hakan sordu:
"Ne diyecek polise?"
Afgan kafasının altındaki sol elini yumruk yapıp ensesine kaydırırken sağ elindeki sigarayı yakınlarındaki çınara doğru fırlattı.
"Evimin karşısındaki parkta dört tane adam yatıyor. Yakınlarda bir devriye varsa gelip kontrol etsin, diyecek."
"Peki polis ne diyecek?"
"Onu bilmiyorum ama gerçekten de burada ne yaptığımızı sorsa, alacağı yanıt karşısında polisin şaşıracağını biliyorum."
Hakan başının altına koyduğu torbayı elleriyle düzeltip güldü ve konuştu:
"Memur bey, biz ne yaptığımızı bilmiyoruz. Her şey çok iyi gidiyordu ama sonra birden kendimizi sokakta bulduk. Yani yıllardır evlerde yaşadık ama ancak bu kadar dayanabildik. Şimdi buradayız. Hepimizin de gideceği yerler var ama zaten biz o yerlerden geliyoruz. Dolayısıyla geldiğimiz yerle gideceğimiz yer arasında sıkıştık."
...

- Hakan Günday
Doğan kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder