3 Mart 2012 Cumartesi

rüyalar ve yaratıcılık üzerine...


"rüyalar büyük rol oynar. eskiden kararlı bir şekilde rüyalarımla çalışırdım, bugün artık daha az. belki çocuklarım olmadan önce daha yoğun olarak rüya gördüğüm içindir. uyku ritmin biraz altüst oldu. ama yine de hala, çalışırken denediğim, deneylediğim rüyalarım var. bu her zaman işlemeyebiliyor, ama insanı bambaşka yerlere götürüyor. insanın içerisinde taşıdığı ve bir rüyayla ortaya çıkan belli ruh halleri benim için önemli. uyku da benim için had safhada önemli. gecelerin sağladığı bu yenilenmeye, bu uzaklaşmaya ihtiyaç duyuyorum; bu, kendimi bütünüyle koyvermemi, serbest bırakmamı sağlayan bir safha. uyku bir anlamda benim uyuşturucum; içinde kendimi bütünüyle herşeyden ayrılmış hissediyorum."

"rüyalar kavrayamadığımız bir seviyedeler, ve dans benim için rüyalarla çok yakın bir akrabalığa sahip. insanın bir şeyi rasyonel olarak kavrayamadığındaki, ne olduğunu kesin olarak söyleyemediğindeki enerjiyi seviyorum; ve onu ifade edecek kelimeleri bulamamasını. öyle rüyalar vardır ki, zihninizdedir ve onların kesin olarak çok temel bir şey hakkında olduğunu bilirsiniz ama açıklayamazsınız. bence yeni bir yapıtın ortaya çıkma aşaması tam da böyle bir şeydir. onu çoktandır içinizde taşıyorsunuzdur, ve artık ona sadece doğru bir şekilde ulaşmaya çalışıyorsunuzdur. gerçeküstücüler ve dadaistler benim için her zaman çok önemli olmuşlardır, çünkü çalışma şekillerinin temelinde bu tarz bir sınırsız özgürlük yatar. luis bunuel'de katmanlar öylesine birbirlerinin içindedirler ki, insan neyin ne olduğunu tam olarak bilemez. olay zihnin içinde mi olmaktadır, yoksa gerçek midir? bunu çok seviyorum, çünkü ben de hayatı tam da böyle hissediyorum. o benim zihnim, benim algım, ve diğer herkesinkinden çok farklı. paralel dünyalarda, farklı gerçekliklerde yaşıyoruz. soru, insanın kendini bu kafa karıştıran, şaşırtan çetrefilliğin içinde özgür bırakmaya ne kadar hazır olduğudur. eğer insan bilinçdışına yaklaşmayı başarabilirse, o zaman bu durum yaratıcı bir güç kaynağına dönüşür. işte o noktada insan kendini sezilerine bırakabilmelidir; nereye evrileceğine dair fikri olmalıdır ama o dünyada sürüklenmeyi de göze almalıdır. aslında temelde ben de yapıtlarımı böyle geliştiriyorum. analiz etmek, bir kavramı takip etmek - ama insan önce yüzebilmelidir."

- sasha waltz
nahaufnahme sasha waltz. gespraeche mit michaela schlagenwerth
alexander verlag berlin, 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder