17 Eylül 2011 Cumartesi

paris'ten bildiriyor 01: paris'te huzunlu ama illuzyonlu bir ask oyunu



bir haftaligina paris'teyim; kongre icin geldim. akademik dunya bir yana, bu dunya kultur baskentinde her gun bir gosteriye biletim var. cogu tanimadigim sanatcilar. tam bir kesif olacak; ya muthis gececek, seyrettiklerim beni ucuracak, ya da husran olacak.

vakit buldukca izlenimlerimi paylasacagim; sicagi sicagina...
kisisel gosteri programimi tanidik bir isimle actim: barishnikov.

[barishnikov sozkonusu olunca, nedense hep bir sekilde heyecanli seyler gecer basimdan. istanbul festivaline ilk geldiginde hayatimin ilk ve son rusvet olayina o sebep oldu mesela. aya irini'deki festival kulubesini bekleyen amca buyuk boy gosteri afisi karsiliginda kendisini "gormemi" talep etmisti; el mahkum vermistim. aksam acikhava'da gosteri sonrasinda bir avuc insandik barisnikov'u bekleyen; herkes el flyerlarina imza alirken ben kocaman afise attirmistim.
barisnikov istanbul'a davetiyeli ozel tek kisilik gosteri icin geldigindeyse agir gripten muzdariptim, dostum nuray akm hademelerinden birini "gorup" girebilmisti ancak iceri.
izmir festivali kapsaminda cesme'ye geldigindeyse kimselere rusvet falan vermek zorunda kalmadan, biletimizle keyfine vamistik bu olaganustu/disi sanatcinin.

bu seferse tam bir yurek tukenmesi yasadim barisnikov icin:
ucak biletini alti ay once almistim; kongreye katilacagim kesinlestiginde. cok sonra barisnikov'un gosterisi oldugunu ogrendim; tam da biletimin oldugu gun son defa sahnelenecekti, matinede.
bazisi benden kaynaklanan bazisi elimde olayan aksilikler oldu ucak biletimi bir gun onceye cekemedim.
parisli dostum burcu "ucu ucuna yetisirsin her sey yolunda giderse" demisti. bugun her ne kadar "sakin olmayi" telkin ettiysem de kendime; yetisirsem ne ala, yetisemezsem dunyanin sonu degildi.
ucak sadece 10 dakika rotarla kalkti, pasaport polisi yuzume bile dogru durust bakmadan damgayi basti, tamam yetistirim gosteriye daha iki 2 saat var diye dusunmeme kalmadi bir turlu bavulum cikmiyordu. yarim saat bavul bekledim. neyse ki cikti.
once shuttle, sonra tren, en son metro; elimde bavul théâtre national de chaillot'un kapisindan girdigimde gosterinin baslamasina 10 dakika kalmisti. ter icindeydim ama basarmistim!]

fuayede rus devrimi oncesinden fotograflar karsiliyor seyircileri; kucuklu buyuklu; cerceveleri farkli, icerikleri de; portreler var bol bol, bazisi aile fotograflari bir semaver etrafinda toplanilmis veya bir kis bahcesinde oturulmakta; asker fotograflari var, capraz sekilde el ele tutusmus sira olmuslar buzda kayiyorlar, uniformali poz verilmis olanlari var; bazisindan yuzler silinmis, bazisi butunuyle silik.

sahne simsiyah, bos. kare boyutlarinda, etrafi korkuluk seviyesinde siyah duvarla cevrili; hafif one dogru egimli, ortasinda doner sahne.
bir kadin oyuncu kocaman (kendi boyunun iki kati) bir notre dame karpostali ile seyircilerin arasindan yuruyup sahneye geliyor. karpostaldan kargalar canlanip ucuyorlar sahnenin ustune. karpostali cevirince arkasinda yazilarin, damga ve pulun oldugu fark ediliyor.
sahnenin kenarinda buyutulmus ve kocaman levhalara basilmis eski fotograflar. fotograflar oyuncular tarafindan kullanildiginda uzerlerindeki goruntu projesiyon teknikleri ile hareketli hale getiriliyor.

oyun rusca ve fransizca. fransizca ve bazen ingilizce altyazi sahnenin tamamini kaplar sekilde akip gidiyor oyuncularin uzerinden. rusca soylenen sarkilarin fransizca cevirileri devasa karpostallarin uzerine projekte ediliyor.
projeksiyon yaratici fikirlerle oldukca sik kullaniliyor oyunda; hem tipografik, hem hareketli goruntu olarak.

kostumler butunuyle siyah beyaz. sahne ve isik tasarimlari da siyah-beyaz ile sepya arasi atmosferi vurgular nitelikteler!
muzik canli olarak oyuncular tarafindan yapiliyor; herhangi bir calgi kullanilmadan; sqdece insan sesi, su sisesi (arto tuncboyaciyan'in kulandigi sekilde) ve tahta (flamenkocularin kullandigi sekilde).

yapitin adi "in paris".
yitik bir zamanin yitip gitmis kahramanlarindan huzunlu bir ask hikayesi. carlik rusyasi'nda generallik yapmis yasli bir adamla genc bir rus garson kizin 1930'larin paris'inde cok kisa suren tanisikliklari.

[nefes nefese istanbul'dan gelmis ve ne rusca ne de yeterince fransizca bilmeyen beni daha ilk sahnede kocaman puntolarla akip giden ingilizce bir metin karsiliyor: general iki yildir evli oldugu karisiyla konstantinopel'da neler yasadigindan bahsediyor, karisinin nasil onu genc bir rumla aldattigindan, pera'da bir lokantada bulustuklarindan, karisina buket buket cicek geldiginden...

daha gecen gun annemle sohbet ederken, 1940'larin sonunda fatih-malta'daki evlerinde beyaz rus hanimefendiden piyano dersi aldigindan, anneannemin -1950lerde amerikan missouri gemisinin istanbul'a gelmesiyle beyoglu'nda bir gecede adi amerikan salatasina cevrilmis- rus salatisini bu hanimdan ogrendiginden bahsetmisti.]

"in paris" nobel odulu kazanan ilk rus edebiyatcisi ivan bunin'in ayni adli kisa hikayesinden oyunlastirilmis. bunin'in kendisi de oyundqki general gibi bolseviklerden kacmis bir beyaz rus; paris'e yerlesmis ve orada olmus.


yapitin iki yapimcisindan biri olan barisnikov coktandir hayranlikla takip ettigi rus yonetmen dmitry krymov'un eline teslim etmis hikayeyi; hem de, 250.000 dolar yatirdigi projede yonetmene hic bir mudahele yapma hakkini kendinde gormeden:
"yonetmen duygusal yaklasmiyor. bizden de fazlaca hissi yorumlamamizi istedi. bir cok tercihiyel ayni fikirde degilim ama itiraz edecek konumda degilim. bir koregorafla da durum degismez. eger ona inaniyorsan iyi bir emir eri olmalisin. burasi general olacak yer degil."
yapimci olarak koydugu parayi geri kazanmayi dusunmedigini, bu yapimi zevk icin gerceklestirdigini soyleyen ve ivan bunin'in hayrani olan 63 yasindaki barisnikov yaklasik 40 yil sonra ilk defa "in paris"te rusca konusuyor.

aslinda hikayenin icerigi cok kisir ve drama olarak da hic bir gerilimi, cazibesi yok. oyunu izlenilir kilan yonetmen krymov'un sahnelemeye, mizansene dair yaratici buluslari ve ozellikle de goruntulerle oynayarak yarattigi illuzyonu ustaca kullanmasi.

1978'de paris'te ilk defa sahneye ciktiginda yuhalanan barisnikov'u bugun "in paris"in paris'teki son gosterisinde seyirciler bir turlu birakmadi; butun teknik ekiple beraber en az 10 kere selama cagrildilar.
"in paris" nisan'da helsinki'de promiyer yaptiktqn sonra agustos'ta amsterdam'da sahnelenmis. bugun biten 10 gunluk paris gosterilerinin ardindansa kasim'da tel aviv'e, nisan'da da berkeley ve santa monica'ya turne yapacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder