27 Şubat 2011 Pazar

83. akademi ödülleri


bu sabah !f'e ara verip, bir kaç saat sonra naklen yayını başlayacak oscar töreninde filmlerden bölümler gösterilirken durmadan gözümü kapamamak için [seyretmediğim ve merak ettiğim filmlerden görüntü görmeyi hiç sevmem] "siyah kuğu" (black swan) ve "zoraki kral"a (king's speech) gittim.

hayalimde çocukluğumun haftasonu sabahları canlandı; her haftasonu ya cumartesi ya pazar, annem veya babam elimden tutup ilk matineye götürürlerdi beni. sinemaya gündüz gitmeye çocukluğumda alıştım; çok sonraları, üniversitedeyken "zaten karanlık mekana giriyorsan neden gündüzünü heba edesin" mantığıyla akşam seanslarına da gider oldum.

bu sabah tenha istiklal'den geçip 10.50'de fitaş'ta, salondaki diğer üç kişiyle birlikte "zoraki kral"ı seyrettim. 13.40'taki "siyah kuğu" ise bayağı kalabalıktı; klasik bale hakkındaki bir film için şaşırtıcıydı; oscar adaylıkları ve natalie portman'ın varlığı etkili olmuş olmalı.

bugün !f'teki tek filmimim de "iki kadın bir erkek" (the kids are all right) olduğu düşünülürse, törene iyice hazırım demektir.

...

yıllar önce haldun dormen trt'ye hazırladığı bir programda törenden 45 dakikalık bir bölüm göstermişti. o görüntüler kanıma girdi. 90'ların başında, son 70 yılın oscar törenlerinin unutulmaz anlarından oluşan bir vhs kaset çıkmıştı yurtdışında; hemen getirtmiştim.
ilk önce trt, sonra bir ara star, son yıllardır da ntv'nin verdiği oscar naklen yayınlarını kaçırmışlığım hiç yok. üniversitedeyken yakın arkadaşlar toplanıp seyretmişliğimiz de var; tek başıma kalkıp izlemişliğim de.
bir keresinde semtin elektriği kesilmiş 1.5 saat gelmemişti, kös kös beklemiştik; son ödül olan en iyi film verilirken gelmişti. bir keresinde de naklen yayın grev nedeniyle verilememişti; gecenin 3.00'ünde star mıydı, yoksa ntv mi hatırlamıyorum, telefonla arayıp gerçekten yayınlanmayacağını teyit ettirdikten sonra gidip kös kös yatmıştım tekrar.
bu iki hadise dışında; yıllardır yılda iki kere (diğeri altın küreler) bazen çay + özel olarak akşamdan hazırladığım sandviçler, bazen cips + kuru yemiş, bazen quiche + şarap şeklinde değişen menülerle günü hollywood yıldızlarıyla ağırtıyor, haftaya mahmur gözlerle başlıyorum...

şimdi gidip bu geceki menüyü hazırlamalıyım; ardından da kısa bir uyku...
ama öncesinde işte bu seneki adaylardan gönlümde yatanlar:

en iyi film: the social network
en iyi yönetmen: david fincher (the social network)
en iyi kadın oyuncu: annette benning (the kids are all right)
en iyi erkek oyuncu: javier bardem (biutiful)
en iyi yardımcı kadın oyuncu: jacki weaver (animal kingdom)
en iyi yardımcı erkek oyuncu: christian bale (the fighter)
en iyi özgün senaryo: lisa cholodenko & stuart blumberg (the kids are all right)
en iyi uyarlama senaryo: debra granik & anne rosellini (winter's bone)
en iyi sinematografi: roger deakins (true grit)
en iyi kurgu: angus wall & kirk baxter (the social network)
en iyi müzik: hans zimmer (inception)
en iyi şarkı: alan menken & glenn slater ("i see the light" - tangled)
en iyi sanat yönetimi: alice in wonderland (robert stromberg, karen o'hara)
en iyi kostüm tasarımı: i am love (antonella cannarozzi)
en iyi görüntü efekti: inception (paul franklin, chris corbould, andrew lockley, peter bebb)
en iyi ses miksajı: inception (lora hirschberg, gary a. rizzo, ed novick)
en iyi ses kurgusu: inception (richard king)
en iyi makyaj: the way back (edouard f. henriques, gregory funk, yolanda toussieng)
en iyi yabancı film: biutiful (alejandro gonzález iñárritu)
en iyi animasyon: the illusionist (sylvain chomet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder