23 Ekim 2010 Cumartesi

nijinski ile klunchun: "nijinsky siam"



hakkında sadece bir dizi fotoğraf ve bir-iki çizim kalmış 100 yıl öncesinden kalma bir koreografiyi yeniden canlandırma, onunla karşılaşma, diyaloğa girme denemesi.

...

ballet russes'ün 100. yılı 1.5 senedir dünyanın bütün belli başlı kültürel kentlerinde çeşitli etkinliklerle kutlandı, kutlanıyor. idans olmasa, istanbul kültür kurumları es geçecekti bu çok önemli yıldönümünü; kıyısından da olsa dahil olduk.
[mesela; istanbul devlet balesi bir nijinski veya stravinski akşamı hazırlayamaz mıydı? iksv yurtdışından hazır bir etkinliği, mesela sadler wells'in cherkaoui, de frutos, maliphant ve mcgregor'a birer kısa eser ısmarlayarak oluşturduğu "in the spirit of diaghlev"i istanbul'a getiremez miydi?]

...

ilk idans'a konuk olmuştu pichet klunchun; "i am a demon" adlı gösterisi ile. ikinci idans'ta ise tayland'dan bu sefer ong ken sen'in tüyler ürpertici "the continuum: beyond the killing fields" yapıtı sahnelenmişti.
şimdi klunchun yeniden idans'ta; bu sefer biri kendisinin nijinski ile, diğeri jerome bel'in klunchun ile diyaloga girdiği iki ilginç yapıtla.
ilki 100 yıl öncesi ile günümüzünden, ikincisi günümüzde yaşayan iki dansçıyı karşı karşıya getiren iki yapıtı arka arkaya izlemek büyük bir şans bizim için. idans ekibine tekrar teşekkürler.
yazık ki klunchun'un "nijinsky siam"ı iki gece programlandığı halde, son dakikada teke indirildi.
halbuki, dün akşamki zarafet ziyafetini, ilgili ilgisiz dansa bir şekilde bulaşmış herkesin izlemesi için elimizden geleni yapmamız gerekirdi.

...

pichet klunchun nijinski'den ilk defa üç yıl önce haberdar olmuş ve nijinski'nin 100 yıl önce rusya ve avrupa'yı turlamış siam bud mahinot dans topluluğunun gösterilerinden esinlenerek hazırladığı "la danse siamoise" adlı koreografinin peşine düşmüş; kendi sözleriyle "nijinski'nin bu egzotik hareketleri neden kullandığıyla değil nasılıyla" ilgilenmiş.

gösteri sırasında arka perdeye yansıtılan sözleri arasında "nijinski'nin tayland'a özgü gölge kuklasını, nang yai'sini yaratarak ona yeniden hayat verdim, böylece yeniden bir ruhu oldu." açıklaması, klunchun'un kendi geleneksel dünyası üzerinden nijinsky'le kurduğu ilişkinin niteliğini anlatması açısından çok önemli.

"nijinsky siam"da klunchun ilginç bir şekilde, zaten tartışmasız ustası olduğu kendi geleneksel dansıyla hesaplaşıyor; kendi geleneksel dansına yeniden bakarak onunla diyaloğa giriyor; ve bu diyaloğu, bu dansı yüzyıl önce oryantalist bakış açısıyla ele almış ama kendine mal etmiş batılı bir dansçı-koreografın yapıtından geriye kalan hareketsiz görüntüler üzerinden kuruyor.
sahnenin arkasına büyük boyutta yansıtılan "geçmişten" gelen siyah-beyaz nijinski fotoğrafları önünde pichet klunchun şimdinin, "bu an"ın dansını icra ediyor.

thai geleneksel dansı konusunda; bütün o ellerle yapılan figürler, kolların duruşu, ayakların yere basış şekli hakkında hiç bir şey bilmeyen birisi olarak pichet klunchun'un dansından oldukça etkilendiğimi; sadece ve sadece dans ederkenki zarafetinin bile büyülenmeme yettiğini söyleyebilirim.
sanırım bu dingin, sade ve zarif gösteriyi defalarca izleyebilirim; yorgun, kafam karışık olduğunda, kaotik bir günün/haftanın/atmosferin/kentin karmaşasından sıyrılmak için birebir olurdu.

[yanımda oturan bey, dizinin üzerine koyduğu bir cihaz ile gösteriyi kaçak olarak kaydetti. başta durmadan cep telefonuna baktığını zannettim, ama sona doğru aslında kayıt yaptığını anladım. bir yanım kendisini kınamak istedi, diğer yanımsa suç ortaklığı karşılığında bir kopya istemek.]

...

klunchun'un sitesindeki fotoğraflara bakınca;
bu gösterinin ilk versiyonunun, özellikle klunchun'un solo dans ettiği ikinci bölümde, nijinski'nin 100 yıl önceki oryantalistliğinin gerek yansıtılan fotoğraflarla gerekse de klunchun'un o dönemki oryantalistliğe vurgu yapan (sanırım nijinski'nin kıyafetinin aynı olan) kıyafetiyle, ışık oyunlarıyla ve renklerle çoğaltıldığını gördüm.
bizim dün akşam seyrettiğimiz versiyonda ise klunchun düz siyah, "nötr" bir kıyafetle sahnedeydi, alacalı bulacalı ışık oyunu veya gözalıcı renkler yoktu. arkada sade, siyah-beyaz nijinski fotoğrafları, önde sade, olabildiğince kendini geriye çekmiş bir klunchun vardı.

şartlar öyle gerektirdiği için mi (mesela, kıyafetler gümrükten geçmemiş olabilir) yoksa klunchun'un prömiyerden sonra yaptığı değişikliklerden dolayı mı bu farklılık bilemiyorum. şundan eminim ki, ilk versiyonu batılılar -edward said'e rağmen, günümüzde bile- çok sevebilirler, sevmişlerdir! [internette bu yazı için görsel ararken hep ilk versiyonun "gösterişli" fotoğraflarına denk gelmem de, sanırım bu teorimi kuvvetlendiriyor.]

ancak; ikinci versiyonun her anlamdaki sadeliği klunchun'un yapmaya çalıştığı şeye daha uygun geldi bana; temel olanı, öze dair olanı, içtekini/içsel olanı ortaya çıkarmaya çalışmak.
gerçek bir diyalog sanırım ancak bu şekilde kurulabilirdi; öyle de oldu.

2 yorum:

  1. duyduğuma göre nijinsky'nin fotoğraflarda görülen kostümü ve performansın başında gösterilen gölge kuklaları son bölümde tekrar kullanılıyormuş. ancak garajistanbul sahnesinin küçüklüğü yüzünden orijinal eserin %10unu kesmek zorunda kalmışlar. bu şekliyle performansın dramaturjik açıdan bütünlüğe ulaşamadığını düşündüklerinden biraz rahatsızdılar. ama bence de sadece hareketlerin şiirselliği izleyenleri büyülemeye yetiyordu. çok çok güzeldi...

    YanıtlaSil
  2. yapıt hakkında biraz daha detaylı araştırınca; arka perdede sondan bir önce beliren metnin "I think I know your secrets, Monsieur Nijinsky.", son cümlenin de "I am Pichet Klunchun." olduğunu öğrendim.

    doğrusu, iyi ki garajistanbul plunchun'a dar gelmiş! buradaki versiyonda sondan bir önceki cümlenin "I am Pichet Klunchun.", son cümleninse "I am Nijinsky." olması bana daha anlamlı, daha alçakgönüllü geldi.

    hem fotoğraflardan hem de yorumlardan anladığım kadarıyla diğeri, yani esas versiyon bütünüyle başka bir gösteri aslında!
    demek ki bazen şartların elvermemesi hayırlı olabiliyor :)

    YanıtlaSil