21 Haziran 2010 Pazartesi

müzik festivali 38, izlenim 5: iksv'ye ve emeği geçen yaşı/ruhu genç bütün sanatçılara teşekkürler


aya irini'de bu akşam kolay kolay bir kere daha tanık olamayacağımız bir konser dinledik; dinlemek eksik kalıyor aslında; yaşadık, yaşantıladık; hatta belki de "deneyimledik" demek daha doğru.

üşenmeden adlarını teker teker yazacağım:
mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi korosu ve çocuk korosu, trt çocuk korosu, rum azınlık okulları korosu, atina karma korosu ve borusan istanbul filarmoni orkestrası üyeleri.
şef gürer aykal, solistler bariton spyros sakkas, perküsyonist miguel bernat.
seslendirilen ise: modern müziğin en önemli bestecilerinden yunan iannis xenakis'in "oresteia süiti". [adı süit ancak kendisi kantattı]

"oresteia" üç bölümden oluşuyordu:
birinci bölümde; orkestra üyeleri podyumun önüne indirilmiş, sahne sadece msgsü korosu [saymak mümkün olmadı, sanırım en az 40 kız 40 erkektiler] ve perküsyoniste ayrılmış, apsis basamaklarının en üst seviyesinde ortada ise bariton sakkas konumlanmıştı.
ikinci bölümde; koronun erkekleri aşağıya inip, orta nefin üç bir taraftan etrafına yerleştiler ve ellerindeki vurmalı çalgılar, ağızlarındaki düdüklerle yeraltının öfke dolu tanrıçalarının lanetini uzaklaştırmaya çalıştılar; en son model ses sisteminin [adını bilemeyeceğim] olduğu sinemadan daha gerçek, daha etkili, tam bir 360 derecelik sesle etrafımızı, duygularımızı sardılar.
üçüncü bölümde; bu sefer beyazlar içinde çocuk koroları [herhalde 100 çocuktan fazlaydılar] önce podyumun önüne yerleştiler, sonda ise aşağı inip seyirci bloklarının arasındaki koridorlarda bir yandan şarkılarını söyleyip bir yandan bir aşağı bir yukarı koşarak demokrasinin sevincini, çoşkusunu yaşattılar bize.

icranın kalitesini tartamayacağım; gerek xenakis'in müziğini iyi bilmediğimden, gerekse de bu yapıtını daha önce dinlemediğimden.
öyle ilk dinleyişte beni sarıp sarmalayan, alıp başka diyarlara götüren bir müzik de değildi. xenakis'in müziği atonal bir müzik; anlaşılması, sevilmesi kolay değil, herşeyden önce kulak alışkanlığı istiyor.
örneğin; birinci bölümde bariton spyros sakkas'ın sesinin, perküsyonist miguel bernat ile yaptığı cassandra düetinde, bariton ile falsetonun tüm tonları arasında mütemadiyen gidip gelmesi ne kadar etkileyici ise bir o kadar da tahammülfersa idi.

"oresteia"nın bütün olarak sevilmesi kolay değil belki, ancak ilk defa da dinlense, özellikle vurmalı çalgıları ve insan sesini kullanışı ile oldukça etkileyici olduğu kesin; hele de aya irini böyle kullanılınca, mekan icraya bu kadar ustalıkla dahil edilince.
tam da mimarlık-mühendislik diplomalı xenakis'in, 1950'lerin sonu 60'ların başında ünlü modernist mimar le corbusier ile beraber tasarladığı yapıların müzik ile kurduğu ilişki mantığında; onlara bir selam gönderir gibi...

borusan filarmoni'yi ve gürer aykal'ı kutluyorum; sanırım ilk defa bu yıl, gerçekten de "festival orkestrası" oldular; sadece açılış konseri ve bir "celebrity"e eşlikle kalmayıp, pärt'in dünya prömiyeri, xenakis'in oresteia'sı ile bir ay içinde birbirinden çok farklı müzik yapıtlarını başarıyla seslendirdiler.
haziran ayı onlar için maraton gibi geçmiş olmalı; temmuz'da da -her ne kadar resmi programda ve internet sitesinde belirtilmemiş olsa da [festival direktörü helga rabl-stadler evin ilyasoğlu kendisine bu durumu sorunca "sürpriz olsun istedik" cevabını vermiş; bence tam bir avrupalı ikiyüzlülüğü!!!] salzburg festivalinin açılış etkinliklerinde çalacaklar; başka bir sınav ve deneyim, kolay gelsin şimdiden.

festivalin biletleri çıktığında açıklanmayan, programa sonradan eklenen bu benzersiz konseri gerçekleştirmek için pes etmeyen iksv'ye teşekkürler. en az pärt prömiyerleri kadar önemliydi bence.

sanatçı bilgilerinin dışında, xenakis ile ilgili iki de makale içeren 26 sayfalık özenli konser broşürü için de ayrıca teşekkürler.

1 yorum:

  1. Ne muhtesem bir sey yasamissiniz gercekten, ne kadar cok orda olmak isterdim.. Sevgiler..

    YanıtlaSil