18 Mayıs 2010 Salı

maraton gibi pazarların ikincisi


pazar yine dopdolu bir gündü; istanbul'u allakbullak eden rüzgar gibi, arka arkaya izlediğim gösteriler de beni afallattılar...

...

güne sıkı bir pazar kahvaltısının ardından 15.00'de üsküdar musahipzade celal'de p.a.r.t.s.'ın 3. programı ile başladım.

bir önceki gün "not about everything"deki güçlü performası ile bizi etkilemiş olan daniel linehan'ın "montage for three" adlı yapıtı da etkileyiciydi; basit bir fikirden yola çıkan ancak alt metni oldukça kuvvetli bir işti.
yapıtın kurgusu, yirmici yüzyıldan tanınmış kişilerin fotoğrafları/pozları projeksiyonla ard arda, bazen tekrar ederek sahnenin gerisine yansıyor, biri erkek diğeri kadın iki dansçı da bu pozlardaki duruşları, fotoğraflardan önce veya sonra, arka arkaya bir seri veya tekil olarak tekrar etmesiden oluşuyordu. bu tekrar üretim, o pozların farklı bağlamlar içinde, bazen esas anlamlarından soyutlanarak bazense pekiştirilerek tekrar düşünülmesini sağlıyordu. hem eğlenceli hem düşündürücü bir çalışma idi.

3. programın diğer iki yapıtı, "i have to get ready to get ready" ile "copying" ise, eli yüzü düzgün denilebilecek, belli bir kalitenin üzerinde, mekanı, ışığı ve bedeni ustaca kullanan dengeli yapıtlar olmalarına rağmen akılda kalıcı bir etki yaratmadılar.

...

istanbul’un altını üstüne getiren lodosu dinlemeden üsküdar'dan tekrar avrupa yakası’na geçip, evde hem boğaz rüzgarından üzerime yapışan sarhoşluğu atmak hem de akşamki üç saatlik "dava"ya enerji toplamak için, kısa bir süre de olsa kestirmeyi ihmal etmedim.
uyku mahmurluğumu, beyoğlu’nun birer kanyona dönüşen dar arka sokaklarında cirit atan şiddetli rüzgar bir çırpıda üfürüp yok etti.

ben de bu arada garajistanbul’a ayık ve zinde, varmış oldum. hafif yeraltındaki serin loş mekanda bu seneki kukla festivali'ni istila etmiş sıradışı shakespeare uyarlamalarından birine daha tanık olmaksa zihnimi iyice açtı, beni akşamki “dava”ya hazırladı: finlandiyalı topluluk anatomia working group'tan "anatomia lear".

seyirci koltuklarının düzenini görünce, finli bir topluluğun oyununa geldiğimi idrak etmem kolaylaştı; zira, garajistanbul açıldığından beri ilk defa uygulanan açılı ara koridor ve asimetrik koltuk düzeni alvar aalto'dan pietila'ya finli mimarların gerek tasarımlarının genelindeki asimetrik dengede gerekse mekan düzenlemelerinde sıksıkla kullandıkları bir tavır.



mikaela hasán tarafından yönetilen “anatomia lear”de, ingmar bergman'ın filmlerinden fırlamış gibi duran –hatta aralarından biri bergman’ın fetiş oyuncularından ve aynı zamanda eşlerinden biri olan liv ullmann’ı oldukça andıran– üç becerikli kadın kuklacı (åsa nybo, johanna af schultén, heidi fredriksson) ölüm döşeğindeki kaditi çıkmış lear'i ve onun son kabuslarını canlandırdılar.
üç kadın, yeşil önlüklü kostümleri ile hemşireyi andırıyordu; hastane mi, tımarhane mi yoksa yaşlılar yurdunda mı kaldığı belirsiz yaşlı lear için onlar kah her odadan çıkışta önünde referans vermesini hatırlattığı/istediği hizmetlileri kah üç kardeştiler, onun üç kızı: goneril, regan ve cordelia.

oyun “kral lear”den esinlenen, özellikle de lear-cordelia ilişkisine, cordelia’nın lear için ifade ettiği anlamlara odaklanan bir uyarlama idi. cordelia, lear’in fiziksel olarak kalbindeki ve metafiziksel olarak tahayyülündeki kelebekti; masumiyetti, saflıktı, vicdandı.
kelebek aynı zamanda orijinal oyunda lear ile cordelia’nın saraydaki eski günleri hatırlarken kullandıkları “yaldızla kaplı kelebekler gibiydik” metaforuna ve lear’in basit bir hayata ve onu gerçekten seven ve onun da en sevdiği sadık kızı cordelia’yla birlikte olma özlemine gönderme yapıyordu.

üç saatlik “kral lear”i, özüne inerek 50 dakikada özetleyen bu karanlık uyarlama, beni bir sonraki durağıma, grotesk kafka uyarlaması “dava”ya hazırlamış oldu. sonrasını ise malum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder