7 Mayıs 2010 Cuma

kukla festivali'nde sıradışı "macbeth" uyarlaması


dün akşam kukla istanbul'un beyoğlu'ndaki mekanına ilk defa gittim. saat 19.00'du.
biletimi aldım. rustik ve biraz klostrofobik fuayede, orada karşılaştığım arkadaşımla sohbet ederek gösteri saatini, 19.30'u, beklemeye başladık. bir ara, elinde uzatma kablosu olan genç bir çocuk aşağıya, alt kattaki salona indi.
benden önce gelmiş arkadaşımın dediğine göre 15-20 dakika önce de aşağıya bir elektrikçi inmişmiş. alt kattan bağrış, çığrışların da geldiğini söyledi; galiba kuklacı biraz sinirliymiş, teknik bir-iki de sorun varmış.
saat 19.35 gibi bir açıklama yapıldı; teknik nedenlerden dolayı oyun 10-15 dakika geç başlayacak diye.
fuayede sıkışmış beynelmilel seyirci topluluğu (çoğu, festivalde oyunu olan sanatçılardı) sabırla beklemeye devam etti.
yarım saat geçti, alt kattan traşsız, saçı başı dağınık, gözlüğü parmak izi içinde, yüzü kıpkırmızı allak bullak bir adam çıktı, fuayedeki bir iki kişiye selam verdi ve doğruca tuvalete girdi. bu akşamki gösterinin asabi kuklacısı oymuş.
15 dakika daha geçti; buyrun salona dediler, alt kata indik. sandalyesiz, belli belirsiz basamaklı seyirci kısmında yerlere oturduk.

biz yerleştikten biraz sonra, sahneyi bütünüyle kaplayan panoda küçük bir kapak açıldı ve içinden, fuayede gördüğümüz sanatçı aynı dağınık haliyle çıktı.
yarım yamalak bir ingilizceyle, dura dura, izlemeye geldiğimiz gösteriyi sunamayacağını, bazı teknik sorunların yanısıra kuklaların bazılarını da yetiştiremediğini, bazılarının kafalarını ahşaptan oyduğunu ancak boyamaya zamanının kalmadığını söyleyerek özür diledi.
panoya iliştirilmiş gerçek büyüklükteki bir kılıcı aldı, etrafa savurdu, bu arada daha sonra işine yarayacak bire iki teli kopardı, iyi seyirler dileyip, o cüsseyle nasıl çıktığına hayret ettiğimiz delikten tekrar içeri girip kayboldu.
panonun üst tarafında sahne olarak kullanılacak yüzeyin kapaklarını içerden açmaya çalışınca başarılı olamadı; biraz önce kopardığı teller bu işe yarayacaktı.
aynı delikten bir kere daha çıktı, sahnenin yanındaki siyah kamuflaj perdesini açıp hışımla merdiveni aldı, etrafa çarparak açtı, üstüne çıktı, teli düzeltti, gürültü ile merdiveni kapadı, sahnenin yanına yerleştirmeye çalıştı, beceremeyince sert bir hareketle bıraktı. çıktığı delikten tekrar arkaya girip, oyunu başlattı.

oyun bittip alkışa çıktığında tek kolu yoktu! beyaz gömleğinde kırmızı (kan) ve siyah (pislik) lekeleri vardı. kolunu oyun sırasında kuklalara kaptırmıştı.
panonun arkasında bir savaş gerçekleştiği belliydi. biz de bu savaşın sahne önüne yansıyan tarafına tanık olmuştuk.

oyunun sonunda salonda seyirci olarak arkadaşım ve ben dışında sadece festivalin sanatçıları kalmıştı; bu "deli saçması" macbeth uyarlamasına ancak diğer kuklacılar ve biz dayanabilmiştik.

kuklacımız gigo brunello'nun bir derdi vardı hiç kuşkusuz. "macbeth"i commedia della arte tekniği ile anlatmaya çalışmanın yanısıra, sanki "macbeth"teki vahşet, iktidar kavgası, delilik ve kehanet kavramları üzerinden kuklaların kendilerini oynatan kuklacıya, yani iktidara başkaldırılarını ve savaşı anlatıyor gibiydi.

yine de bilemeyeceğim; fazla şey yüklüyor olabilirim, belki de sadece egzantrik bir kuklacının hezeyanlarıydı bu gösteri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder