24 Aralık 2009 Perşembe

bir kayıp daha...


yıldız sertel, zeki ökten, ali taygun... bugün de cüneyt gökçer'in vefat haberi geldi.
2009, çıkmaya yakın, kültür-sanat ortamımızı bayağı çoraklaştırdı; önemli kayıplar...

cüneyt gökçer'i, istanbullu bir sanatsever olarak, yakından takip ettiğimi söyleyemem; zaten cüneyt bey'in anlı şanlı, ihtişamlı devlet tiyatroları dönemine yetişemedim, yetişsem de üretiminin çoğunu ankara'da yaptığı için takip etmem de imkansızdı. ancak, bir pazar günü öğle saatinde trt 1'de siyah-beyaz yayınlanan "kral lear"ini hatırlıyorum cüneyt gökçer'in.
sanırım "kral lear"i ilk seyredişimdi. klasik bir yorumdu. çağdaş sahneleme tekniklerinden habersiz bir çocuk olarak bu klasik yorumdan fazlasıyla etkilenmiştim. [çok daha sonra, şehir tiyatroları yapımı, ışıl kasapoğlu'nun yönettiği bir "kral lear" izlemiştim ki, işte esas, kendi çapımda, tiyatroya bakışımı değiştiren oyun bu olmuştu. dekoru, kostümleri, ışığı, müziği, lear'da erol keskin'i, cordelia/soytarı'da tilbe saran'ıyla bu "kral lear" zamanında birkaç kere izlediğim ve hala da bazı sahnelerini unutamadığım, kişisel tiyatro tarihimin köşetaşlarından biridir.]

cüneyt gökçer'i ayrıca "damdaki kemancı"nın tevye'si olarak da sevgiyle hatırlarım.
sadece cumartesi akşamı ve pazar öğlenleri devlet tiyatroları'na tahsis edilen akm'nin büyük salonu'nda tıklık tıklım, biletleri çıkar çıkmaz biten bir yapım olarak hatırlıyorum "damdaki kemancı"yı.
sahne derinliğini (ve döner sahnesini) cömertçe kullanan rejisiyle, bizde az rastlandığı üzere, müziklerinin icrası, dansları ve oyuncuların teatral ve müzikal kabiliyetleri ile eli yüzü düzgün bir müzikal yapımdı. [ya da ben, o zamanki birikimime göre, böyle hatırlarım; anılarımda böyle yer etmiştir.]

tabii, cüneyt gökçer'i esas eşi ayten gökçer'i yönettiği oyunlarla hatırlarım: "yedi kocalı hürmüz"ü istanbul yapımı olduğu için izlemiştim. "kim korkar hain kurttan" ve en son 1998'deki "ustalar sınıfı" ise ankara devlet tiyatrosu'nun istanbul'a turneye getirdiği oyunlardan yakalayabildiklerimdi. ayten gökçer'in yıldızlaştığı oyunlardır bunlar.

yanılmıyorsam cüneyt gökçer opera rejisi de yapardı. biz de tiyatro yönetmenlerinin pek bulaşmadığı (veya bulaştırılmadığı), yurtdışında ise çok sıkça rastlanan bir durumdur bu. hatta tiyatrocuların operaya taze kan aşıladığı bile iddia edilebilir.

türkiye'nin çeşitli sahnelerinin tozlarına karışmış bir sürü cüneyt gökçer anısı vardır; dile gelseler kimbilir neler anlatırlardı bizlere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder