26 Mayıs 2009 Salı

"rocco ve kardeşleri"ne flemenk yorumu


ivo van hove hollanda'nın en önemli tiyatro adamlarından biri. son yıllarda filmlerden yaptığı tiyatro uyarlamaları ile arka arkaya ses getiriyor. "çığlıklar ve fısıltılar" (i. bergman), "teorem" (p. p. pasolini) ve "açılış gecesi"den (j. cassavetes) sonra luchino visconti'nin "rocco ve kardeşleri"ni (rocco e i suoi fratelli) sahneledi. önümüzdeki hafta amsterdam'da başlayacak ünlü holland festival'de bu sefer antonioni'nin üç başyapıtı "l'avventura", "la notte" ve "l'eclisse"den kendisinin derlediği "antonioni-project"i sahneye koyacak.

amsterdam'dayken, şehir tiyatrosu'nun 9 mayıs'ta açılan yeni deneme sahnesi rabozaal'de sahnelenen "rocco ve kardeşleri"nin son gösterisini yakalama şansım oldu. ertesi gün de, van hove'un bu sefer de nederlande opera'da sahneye koyduğu leos janacek'in "de zaak makropolus" (makropulos davası) adlı operasını seyrettim. [böylece, sidi larbi için gittiğim amsterdam'da kendime küçük bir de ivo van hove ziyafeti çekmiş oldum]

"rocco ve kardeşleri" visconti'nin konu olarak alt sınıfı, kenarda kalmışları, yoksulları anlatmasına rağmen sinemasal anlar ve biçim olarak tam anlamıyla "görkemli" olarak tanımlanabilecek bir filmidir bana göre.
öyle sahneler, öyle mizansenler vardır ki içinde [simone ile nadia'nın ilk sevişmelerinin (ki sevişme sahnesi gösterilmemiştir) ardından yatak odasındaki uzun diyalogu, yine simone ile nadia'nın bu sefer filmin sonunda ağaçlıklı alandaki sahnesi, simone ile rocco'nun kavga sahnesi, boks menejerinin evinde simone ile menejerin sahnesi] zevkten tüylerinizi ürpertir.

ivo van hove yaptığı uyarlamada, filmin görkemini öncelikle sahne düzenlemesi (tasarım: van hove'un ayrılmaz dekorcusu jan versweyveld) ile yaratıyor:
- seyircileri rabozaal'in salon/seyirci kısmında değil sahnenin tam üstüne konumlandırmış (sabit seyirci koltukları arkada kalmış, kullanılmıyorlar), ortaya geniş beyaz bir platform yerleştirmiş, etrafını oyun ve objeler için boşaltmış,
- dört bir yanda -bu oyun için özel hazırlanmış- seyirci tribünleri yükseliyor, dört bir köşede ise 2-3 katlı kule-yapılar,
- sahnenin üstünde olduğumuz için üzerimizde 20 metre yüksekliğindeki sofita boşluğunu algılıyoruz/yaşantılıyoruz, sahnenin kenar duvarlarındaki sahne aksamı da bütünüyle gözler önünde, herşey açık.
- ortadaki platformun üzerinde bir ışık adası var (boks ringi fikrini güçlendiriyor), 20 metre yukardaki tavanda ise sadece oyunun sonunda yakılacak ve ortama (van hove'un "kaderden kaçılmaz" veya "alnımıza yazılmış" yorumunu kuvvetlendirir anlamda) tanrı ışığı atmosferi katacak büyük spotlar monte edilmiş.

ivo van hove, "rocco ve kardeşleri"nin çok mekanlı hikayesini bu görkemli/devasa sahne düzenlemesi sayesinde ustaca ve kolayca anlatmayı başarmış. her bir kuledeki her bir kat oyunun geçtiği mekanlardan biri olarak kullanılıyor. ortadaki platform ise oyunun merkezini oluşturuyor; yeri geliyor boks ringi oluyor, yeri geliyor ailenin toplandığı yemek masası veya nadia ile rocco'nun yatağı oluyor. nadia'nın simone tarafından tecavüze uğradığı sahne de bu beyaz platformun üzerinde gerçekleşiyor.
platformun etrafındaki boş alan ise zamanla parondi ailesinin evinin kurulduğu mekana dönüşüyor; yataklar, masalar, çamaşır makinası, koltuklar bu platformun etrafındaki boş alana dizilerek sahne mekanının bütününe anlam ve işlev katmış olunuyor.

oyuncular, özellikle nadia'da halina reijn ve simone'de hans kesting çok çok çok başarılılar; ikisi de karakterlerinin gerektirdiği yoğunluğu ve beden dilini ustaca yaratmışlar, ayrıca [belki hollanda'da şaşırtıcı olmayabilir] gerektiğinde sahnede anadan doğma dolaşıp, duşun altına girip sevişebiliyorlar veya tam da karakterinin gerektirdiği üzere nadia bütün seksapelini ortaya çıkaran bir kombinezonla seyirciler içinde rahatça dolaşabiliyor, ve belki de en etkileyici olanı bir metre önünüzde gerçekliğinden şüphe duyulmayacak bir tecavüz sahnesinin irkiltici gerilimini size yaşatıyorlar.
aslında belli ki ivo van hove sahnede gerçekleşen her şeyin olabildiğince gerçekçi olmasına uğraşmış; örneğin, anne rosario'nun pişirdiği yemeğin soğan kokusu bile bir ara kaplıyor salonu.

müzik, özellikle de ses tasarımı çok etkileyici. köşe-kulelerin birinin üzerindeki tek bir müzisyen (harry de wit) oyun boyunca gözü sahnedeki sanatçılarda, tetikte bekleyerek canlı elektronik müziği ve ses tasarımını gerçekleşiyor.
özellikle simone ile rocco'nun birer güçlü boğa gibi birbirlerine toslayarak, vurarak, bütün kuvvetleriyle birbirlerine dayanarak gerçekleştirdikleri, mükemmel koreografili dövüş sahnesinde, yumruklarla ve vücutların birbirine çarpmasıyla senkronize olan ve bütün mekanı titreten/sallayan anlık ses efektleri çok ama çok etkileyiciydi.
"rocco ve kardeşleri" gibi 60'lardan kalma klasik bir italyan filminin tiyatro uyarlamasında her şey bu kadar gerçekçi, çağdaş ve etkileyici olunca, tiyatronun genç seyirci ile dolup taşması da şaşırtıcı olmuyor.
genç nesil bu sayede tiyatroya kazandırılıyor; şimdiki zamanın nabzı tutularak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder