11 Mayıs 2009 Pazartesi

idansII, izlenim 2: ezber bozan performans

deufert + plischke'nin "directory: europe endless" ile "directory: songs of love and war" adlı iki performansını seyrettik bu akşam.

soru-cevap bölümünün sonuna doğru beklan algan performansı en iyi şekilde yorumlayan bir benzetme yaptı: aynı anda bir kaç şiş/tığ ile örülen anadolu çorabı gibi dedi oyunun kurgusu için. zaten algan'ın kendisi, bu yorumu yapmadan 5-10 dakika önce ilk sözü aldığında oyunun 4-5 fenomeni birlikte kullandığını, ancak bunlar arasındaki bağlantıların seyirci tarafından anlaşılamadığını söylemişti.
sanatçılar ise, performansta gerek eylem gerekse metin olarak yer alan örme fikrinin çıkış noktalarından biri olduğunu, bir ağ/şebeke/örgü/örüntü dokumaya çalıştıklarını, bu örgünün bazı düğümlerinin veya boşluklarının da seyirci tarafından atılmasını/doldurulmasını umduklarından bahsettiler.

algan'ın fenomen'den kastı, sahnede aynı anda kullanılan anlatım araçlarıydı: metin, görsel video ve fotoğraflar, yerde art dergisinin kapaklarından oluşmuş ve iki defa değişen büyük yazı ve çeşitli objeler. metinler artaud'dan deleuze'e kraftwerk'ten maleviç'e geniş bir alıntılar toplamı içerdiği gibi, yunan mitolojisi ve deufert ile plischke'nin tasarım günlüğünü de kapsıyordu; yani öyle bir dinleyişte/okuyuşta kolaylıkla anlaşılabilecek hafiflikte değildi.
sanatçılar yaşadıklarına, duygularına dair içlerini/içdünyalarını seyirciyle, bu fenomenleri girift bir kurguyla biraraya getirerek paylaştılar. doğrusu; haklarında daha önceden bilgi sahibi olmayan veya kolay dikkati dağılan birisi için bu akşamki iki performans oldukça zorlayıcıydı.
evet, belli bağlantıları kurmak mümkün oldu ancak performansları bütünüyle anlamak/algılayabilmek imkansızdı. gösteri sonrasındaki soru-cevap kısmına -çoğunluğu sanatçı- az sayıda seyirci kalmasından da belliydi, sahneden salona ne kadar az şeyin geçebildiği.

neyse ki, thomas ile kattrin birinci bölüm sonunda taytlara doldurdukları toprağa diktikleri çiçekleri ve kafalarına geçirdikleri üzeri yazılı kesekağıtlarını salondan seçtiklerine hediye ettiler de, bazı seyirciler eli boş çıkmadı salondan.
thomas'ın dediğine göre, avrupa'daki performanslarından uzun zaman sonra onlara fotoğraf eklenmiş "verdiğiniz çiçekler hala yaşıyor" postası atan seyirciler olmuş.
bakalım istanbullular kendilerine hediye edilen çiçeklere iyi bakabilecekler mi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder