4 Aralık 2008 Perşembe

seyahat öncesi bir akşam


şu anda, bir seyahat arifesinde, başka bir yolculuktan kalma müzikleri dinliyorum, tesadüf öyle denk getirdi.
stefan micus'tan "on the way back" çalıyor, "athos, a journey to the holy mountain" albümünden.

ne şanslıyız ki, istanbul'da yaşıyoruz ve bu kentin müstesna mekanlarından biri olan aya irini'de etkileyici konserler, gösteriler seyretme, dinleme ve aslında bunları bütüncül bir deneyim olarak "yaşantılama" imkanımız oldu, oluyor...
bu sene akbank caz festivali'ndeki stefan micus konseri de bunlardan biriydi. en son jan garbarek'in hilliard ensemble ile verdiği konserde aya irini'yi "hissettiğimi" hatırlıyorum. micus hafızamı tazeledi.

farklı albümlerinden hazırladığı karışık bir programla sahneye çıkan stefan micus, bendeki tek albümünden şu anda bana eşlik eden eserini de çaldı o akşam; bana göz kırptı!

konser sonrasında imza almak için bekledik bir kaç arkadaş. stefan micus bekletmedi, hemen geldi. albümü imzalatırken, bu yaz aynaroz'a gittiğimi, gündüzleri kulaklıklarımda onun melodileriyle gezdiğimi, geceleri onun melodileri ile "uyuduğumu" söylediğimde çok şaşırdı, sevindi. ne zaman gittiğimi sordu, ne için gittiğimi, oraları nasıl bulduğumu?

her manastırda kocaman bir inşaat vincinin olduğunu söylediğimde, ve onlara rağmen aynaroz'un hala ruhaniliğini koruduğunu, "eh, keşişler avrupa birliği'den para almasını çok iyi biliyor" diyerek hafifçe yakındı sanki. o yirmi-yirmibeş sene önce gitmiş aynaroz'a, herşey "eskisine" daha yakınmış o zamanlarda, şimdi bozulmuş çoğu şey.

stefan micus'un bu kadar içten, bu kadar samimi sohbet edeceğini düşünmezdim. her ne kadar bestelediği müzikler, kullandığı çalgılar onun hayata bakışına dair ipuçları (insancıllık, doğallık, sadelik,...) veriyorsa da, benim için sürpriz oldu bu ayaküstü sohbet.

sonradan, konser kadar bu sohbetin de değerini "hissettim".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder